Türk Millî Eğitimini düzenleyen genel esaslar doğrultusunda özel eğitimle ilgili genel ilkeler şunlardır:
- Özel eğitim gerektiren tüm bireyler, ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetinden yararlandırılır.
Özür türü ne olursa olsun, her çocuğun eğitim hakkı vardır. - Özel eğitime erken başlamak esastır.
Eğitime erken başlamak için erken tanı şarttır. Erken tanı için çocuğun doğmasını beklemeye gerek yoktur. Günümüzdeki bilimsel gelişmeler bazı bozuklukları anne karnında iken tespit edebilmektedir. Çocuğa tanı konar konmaz gerekirse doğumuyla birlikte özel eğitime başlanması gerekir. Eğer tanı anne karnındayken konmuşsa aile gelecek günlere hazırlanmalıdır. - Özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireyleri sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan plânlanır ve yürütülür.
Tanının ardından her çocuk için mümkün olan en uygun koşullar yaratılmalıdır. Bireylerin yaşadıkları çevre onların ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmelidir. Bu düzenleme fiziksel ve sosyal açılardan ele alınmalıdır. Ülkemizde engelli bireylerin evden çıkmama nedenlerinden biri de uygun koşulların yaratılamamış olmasıdır. Özel eğitim bireyin güncel hayatına genellenebilecek nitelikte olmalıdır. - Özel eğitim gerektiren bireylerin, eğitsel performansları dikkate alınarak, amaç, muhteva ve öğretim süreçlerinde uyarlamalar yapılarak diğer bireylerle birlikte eğitilmelerine öncelik verilir.
Özel eğitimde kaynaştırma en önemli ilkelerden biridir. Kaynaştırma; özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan, destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır (Madde 67). Engelli bireyleri toplumdan soyutlamaktansa, onların toplumla entegre yaşamaları sağlanmaya çalışılmalıdır. - Özel eğitim gerektiren bireylerin her tür ve kademedeki eğitimlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için her türlü rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapılır.
Özel eğitimden verim alınabilmesi için ekip çalışması şarttır. Bireyin ihtiyaçlarına uygun olarak ekibe katılacak meslek elemanlarının dışında (fizyoterapist, konuşma terapisti vs.) olmazsa olmaz uzmanlar arasında nörolog, çocuk psikiyatrı, psikolog, özel eğitim uzmanı, okula gidiyorsa sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenidir. - Özel eğitim gerektiren bireyler için bireyselleştirilmiş eğitim plânı geliştirilmesi ve eğitim programlarının bireyselleştirilerek uygulanması esastır.
Her çocuk birbirinden farklıdır. Özel eğitime gereksinimi olan her bireye özel bireyselleştirilmiş eğitim planı geliştirilir. Eğitsel hedefler belirlenirken çocuğun ihtiyaçlarına uygunluğu düşünülmelidir. - Ailelerin, özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif katılımlarının sağlanması esastır.
Aileler çocuklarının özür gruplarıyla ilgili yeterli bilgiyi edinmelerinin dışında davranış değiştirme yöntemleri, öğretim ilkeleri, engelli hakları gibi konularda da bilgilendirilmelidir. Bunun yanı sıra aileye danışmanlık da yapılarak psikolojik destek verilmelidir. - Özel eğitim politikalarının geliştirilmesinde, özel eğitim gerektiren bireylerin örgütlerinin görüşlerine önem verilir.
Kurumdaki hizmetlerin etkin bir şekilde yürütülmesi için; özel eğitim hizmetleri kurulu, özel eğitim değerlendirme kurulu, aile, okul aile iş birliği, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve hastaneler arasında iş birliği sağlaması gerekmektedir (Madde 86). - Özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireylerin toplumla etkileşim ve karşılıklı uyum sağlama sürecini kapsayacak şekilde plânlanır.
Eğitim, bireyi toplumdan ayrı düşünemez. Eğitim hedefleri bireyin toplumla uyumunu kolaylaştıracak şekilde olmalıdır.