Down sendromlu çocukların belirgin olarak ayırt edilebilecek fiziksel özellikleri vardır.
Baş: Kısa ve kalın boyun ve düz enselidirler. Fontaneller daha büyüktür ve geç kapanır. Saçlar genelde seyrek ve düzdür.
Burun: Yüzleri oval ve yassıdır. Hava sinüsleri tam olarak gelişmediği için, sık sık burun tıkanır.
Gözler: Gözler dar ve çekiktir.
Kulaklar: Kulaklar küçük olabilir. Dış kısmı genellikle kıvrılmıştır. Orta kulak iltihabı yaygındır. Bu durum işitmede hasara yol açabilir. Seslerin duyulmasındaki güçlük ise, konuşma ve dil gelişiminde zeka özürlü bir gelişimde beklenenden daha fazla bir gecikmeye yol açabilir.
Ağız: Ağızları küçük ve dudakları incedir.
Deri: Bebeklik ve erken çocukluk dönemi boyunca deri pütürlüdür. Derileri esneklikten yoksundur. Kolayca gevşer ve sertleşir.
Ekstremiteler: Eller ve ayaklar küçük, kısa, geniş, düz, kare biçiminde ve küttür. Parmaklar kısadır. Parmak izleri farklıdır. Kasları zayıf olarak(hipotoni) dünyaya gelir. Vücutlarındaki gevşekliğin yanı sıra çok esnek olma eğilimindedirler.
Down sendromlu bebeklerin %40 ‘ ında konjenital kalp rahatsızlığı söz konusudur. Ayrıca kalbi delik olarak dünyaya gelen downlu bebek sayısı da az değildir. Bu problem çeşitli ameliyatlarla giderilebilmektedir.
Down ‘lu çocuklarda tiroid problemleri diğerlerine oranla daha fazladır. Bu nedenle Down’lu çocukların hem doğuşta hem de daha sonra ki yıllarda belirli aralıklarla tiroid kontrolü yaptırmalar gerekmektedir. Yaş ilerledikçe tiroid bozukluklarının arttığı tespit edilmiştir. Bu da düşünme yavaşlığı, zihin karmaşası, kabızlık, saç dökülmesi vb. türünden sorunlar yaratmaktadır. Tüm bunların üstesinden tiroid hormonu tedavisi ile gelmek mümkündür.
ZİHİNSEL ÖZELLİKLER
Down sendromlu çocuklar fark edilebilen fiziksel özelliklerle dünyaya gelmelerine rağmen zeka yönünden çok farklı görünmeyebilir. İlk yıllarda daha parlak ve hareketli görünmelerine rağmen, gelişimleri giderek duraklar. Bu durum diğer insanlara göre zihinsel gelişimlerini daha erken tamamladıklarını gösterir.
Yapılan IQ testlerinden alınan puanlardan yola çıkarak bir değerlendirme yapmak yerine; çocuğun bilişsel gelişim, küçük kas, büyük kas,alıcı dil, kişisel ve toplumsal gelişim, iletişim becerileri alanlarındaki seviyesini standardize edilmiş gelişim skalalarından alınan sonuçlar doğrultusunda değerlendirerek bir eğitim programı düzenleme yoluyla çocuğun gelişim seviyesini yükseltmek daha sağlıklı olacaktır.
Özel eğitime erken başlayan çocuğa sürekli eğitim vererek, gelişim seviyelerinde ilerleme kaydedilebilir. Ailenin de çocuğun eğitimine katılımıyla, özürlü çocuk bir çok beceriyi daha çabuk kazanabilmekte, faklı ortamlarda genelleyebilmekte, böylece kazanılan beceriler kalıcı olabilmektedir.
Nurgül ÇİFTÇİ
Özel Eğitim Öğretmeni
Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı